HÜLYA HANIM YOUTUBE KAPAK ÖRNEKLERİ (6)

Zamanın Efendisi Olun

Erteleme Alışkanlığınıza Karşı Koyma Rehberi

Merhaba sevgili okuyucularım,Bugün sizinle, hayatınızı daha verimli ve anlamlı hale getirmenin yolunu keşfetmek için biraradayız. Bilirsiniz ki, her birimizin içinde yatan büyük bir potansiyel var. Ancak bu potansiyeli ortaya çıkarmak ve gerçekleştirmek, bazen ertelemek gibi alışkanlıkların tuzağına düşebiliriz.

Bugün, size bu “Erteleme Sanatı” konusunda kendi deneyimlerimden ve öğrendiklerimden yola
çıkarak rehberlik etmek istiyorum.

Erteleme alışkanlığı, birçok insanın günlük hayatlarını olumsuz etkileyen bir sorundur. Peki, neden bu kadar sık erteliyoruz? Bu alışkanlığı sıklıkla yaşamamıza neden olan bazı ana faktörler bulunmaktadır. İlk olarak, korku erteleme alışkanlığının arkasındaki en yaygın nedenlerden biridir. İnsanlar, yapacakları işin başarısızlıkla sonuçlanacağından veya yeterince iyi olamayacaklarından korktukları için görevleri sürekli olarak erteleyebilirler.

İkinci olarak, belirsizlik de erteleme alışkanlığının bir tetikleyicisidir. Belirsizlik duygusu, bir görevin ne kadar zaman alacağını veya nasıl tamamlanacağını bilememek olarak ortaya çıkabilir. Bu belirsizlik, insanları görevlerini ertelemeye itebilir, çünkü bilinmezlik duygusu rahatsız edici olabilir.

Üçüncü olarak, motivasyon eksikliği erteleme alışkanlığının altında yatan bir diğer önemli etkendir. Birçok insan, yapmaları gereken işi yapmak için gerekli enerji ve motivasyonu bulamazlar. Bu nedenle, işleri ertelemek, anlık tatmin ve rahatlama sağlayan diğer etkinliklere yönelmeyi daha cazip hale getirebilir.

Bu üçü, potansiyelimizi ertelememize neden olan ana etkenlerdir. Ancak şunu unutmayın, potansiyelinizin kilidini açmak için bu engelleri aşabilirsiniz.

1. Hedeflerinizi Belirleyin ve Görselleştirin:

İlk adım, istediğiniz sonucu net bir şekilde görmektir. Büyük hedeflerinizi küçük, yönetilebilir parçalara bölmek, başarıyı daha erişilebilir hale getirir. Ve her adımı attığınızda, bu hedeflere bir adım daha yaklaşıyorsunuz demektir.

2. Zamanı Etkili Kullanın:

Zamanı etkili kullanmak, erteleme alışkanlığını kırmada kritik bir unsurdur. Görevlerinizi bir plana oturtun, önceliklerinizi belirleyin ve gereksiz zaman kayıplarını önleyin. Daha fazla zaman kazandıkça, daha fazla iş başarabilirsiniz.

3. Kendinizi Motive Edin:

Motivasyon eksikliği sizi ertelemeye sürükleyebilir. Bu nedenle, kendinizi motive etmek için içsel konuşmanızı yönlendirmeniz gerekir. Kendinize inanın, başarabileceğinizi düşünün ve her başarıyı kutlayarak motivasyonunuzu yükseltin.

4. Profesyonel Destek:

Yaşam koçları, ertelemeyi aşmanıza yardımcı olabilecek uzmanlardır.
Kendi deneyimlerinizi paylaşarak ve kişiselleştirilmiş stratejiler sunarak size rehberlik edebilirler.
Erteleme alışkanlığına son vermek kolay bir yolculuk olmayabilir, ancak bu yolculuk, kendinizi ve
potansiyelinizi yeniden keşfetmenin başlangıcıdır. Bugün harekete geçmek ve değişiklik yapmak
için en iyi zaman. Hülya Sevindir olarak size söylüyorum, potansiyelinizi açığa çıkarın ve hayatınızı
daha fazla tatmin edici hale getirin.

Unutmayın, hayatınızın kontrolünü elinize alabilirsiniz. Bugün başlayın ve yarının daha parlak
olması için temel atmış olun. Potansiyelinizi serbest bırakmanın sanatı, kendinize olan güvenle
başlar ve kararlılıkla devam eder. Siz de bu sanatı ustalaştırabilirsiniz.

Her zaman yanınızdayım,
Sevgiler,

Hülya Sevindir

Tanıtımsss (32)

Theta Healing Seansı Nasıl Yapılır?

Sevgili okurum, “Thetahealing seansı nasıl yapılır?” Bunu öğrenmeden evvel “Thetahealing nedir?” yazımı okumanızı ve bu konuyla ilgili bilgi edinmenizi öneririm.

Thetahealing seansında uygulayıcı, danışanın kendisinde ve/veya hayatında neyi değiştirmek istiyorsa, ona ait kök inançlarını, fiziksel veya duygusal sorunların nerede ve ne için (ne fayda sağlıyor) tutunduğunu yönelttiği sorularla yani kazma tekniği ilebulmanızı sağlayacaktır.

Kazma Tekniği; sorun yaşamamıza sebep olan düşüncenin ya da kök inancı ortaya çıkarmak için sorunun ortadan kalkmasını sağlayacak kadar alta gitmek ne zaman ve neyin sebep olduğunu bulmak için kullanılan ayrıca yeniden bu süreçleri bir daha yaşamak zorunda kalmadan yaşamanızı sağlayacak bir tekniktir.

İnançları belirmek için kazma tekniği yanında kas testi (kinesiyoloji) uygulanır. Bulunan inançların sizde olup olmadığına size ait olup olmadığını ve inançların değişip değişmediğini doğrulayan bir başka tekniktir.

Kinesiyoloji; insan hareketleri üzerine çalışan bilim dalıdır. Latincede hareket anlamına gelen “kinesis” ve çalışma ya da bilim anlamına gelen “logia” kelimelerinden türemiş olan kinesiyoloji, insan kinetiği olarak da söylenir.

Uygulanan bu tekniklerle seanlarda farkındalık çok önemlidir. Gelişen bu farkındalıkla kişi tekrar başka bir durumla karşılaştığında farklı bir adım atmalıdır.

Hayatta sürekli aynı şeylerle sınanıyorsak ya edinmemiz gereken deneyimi (kazanımı) edinmemişizdir ya da bilinçaltı tutunduğu bu alanı konfor alanı olarak görüyor ve bırakmıyordur. Bunun sebebi değişimin bazen kişinin bilinçaltında çok da kolay olmayışıdır. Farkındalık arttığında yaşadığımız farklı adımlar atmaya ve farklı yollar izlemeye başlarız. Seanslarda, kişinin kök inançlarına bazen tek seansta bazen de daha fazla seansta ulaşılabilir. Her seansta bir çok konu ele alınabilir. Seans sayısının ne kadar olacağını kişinin kendi yolculuğuna ve konudan konuya ve arınmak istediği duygu ve hisse göre değişir. Bunun en doğrusu kişinin kendi süreci ve hızıyla ilerlemektir.

      Thetahealing seansı süresi 1 sa. 15 dk.

Thetahealing Seansları Ne Sağlar?

  • Seans için hazırlanırken hiçbir şey yapmanıza gerek yoktur. Arınmak istediğiniz duyguyu ve/veya hissi uygulayıcıya belirtirseniz doğru bir şekilde ilerlemenizi sağlayacaktır. Şifalanan duygu ve hisle beraber birçok konunun da şifalandığını gözlemleyeceksiniz.
  • Seans yapılırken danışan uyanık ve bilinçli durumdadır. Bilinç açık olduğu için şifalanmaya hemen tanıklık etmek mümkündür yani şifa anda gerçekleşir.
  • Seansta danışanları anne karnından bugüne süre gelen yaşanmışlıkları, travmaları, çevresel etkileri, atalardan ve genetikten gelenleri, kendine ait olan ve/veya olmayan inançları, hayatındaki olumsuzları, negatiflikleri, mutsuz ve hasta olmamıza sebep olan olayları şifalandırarak istediğiniz gibi bir hayat yaşamanızı sağlamış oluruz.
  • Seanslar da size hizmet etmeyen duygu ve düşüncelerden arındıktan sonra ihtiyacınız olan duygu, düşünce ve hisler için olumlu his yüklemeleri yapılır.  His yüklemelerine “EVET” gibi kendi kabul kelimenizle onaylamanız değişikliklerin gerçekleştiğini görmeniz için size konforlu alan sağlamış olur.
  • Seanstan sonra kendinizi yorgun hissedebilir, esneme hali, hapşırma, sık tuvalete gitmek olağan şeylerdir. Bunlar arınmanın belirtilerindendir. Ayrıca günlük yaşantınızda da seans öncesi ve sonrası da bol su tüketilmesi önemlidir.
  • Seans bittikten sonra, sizi bloke eden olumsuz duygulardan arınmış ve yerini olumlu pozitif duygularla doldurmuş olursunuz.
  • İçinizde olan öfke-kızgınlık-kırgınlık-pişmanlık gider yerini daha mutlu, huzurlu ve kaliteli yaşama bırakır.
  • Farkındalığınız daha çok artar ve bu hayatta neyi, neden yaşadığınızın sorularını cevaplamanıza yardımcı olur.
  • “Hayatta her şeyin bir sebebi var.” algısı artar.
  • Çocukluktan beri duyulan inançları neden taşıdığınızın farkına varır ve sorgularsınız.
  • Seans sonrası hayatınızla ilgili birçok soruya cevap bulmuş olursunuz.
  • Farklı bir bakış açısı kazanırsınız.
  • Her uyku döngüsünden sonra da arınma ve şifalanma daha fazla aktive olacaktır.

Sevgili okurum, bu deneyimi edinmenizi çok isterim.

Hayatta her şeyin, sizin için kolaylıkla ve güvenle en iyisinin olmasının hissini bilmek ister misiniz?

Hayatta her şeyin, sizin için kolaylıkla ve güvenle en iyisinin olmasının hissini bilmek ister misiniz?

Hülya Sevindir (59)

Theta Healing Nedir?

Theta Healing, anda şifayı gerçekleştirmenin yolu ve bilinçaltı terapi tekniğidir.

Theta healing* bilinçaltımızda bulunan ancak bilinç üstüne çıkaramadığımız ya da çıkarsak bile düzeltemediğimiz için yaşamımızı olumsuz etkileyen inançların yanlış kodlamaların, düşüncelerimizin ve alışkanlıklarımızın değiştirilmesine ya da düzeltilmesine yarayan ruhsal, fiziksel, zihinsel ve duygusal iyileşmeyi somut sonuçlarla sağlayan bir şifa yöntemidir. Diğer yöntemlerden farkı şifanın anda gerçekleşmesi ve kalıcı olmasıdır. Şifayı “Yaradan” yapar. Uygulayıcı gözlemcidir.

Bu teknikle;

  • Bilinç altı temizliği
  • Travmaların giderilmesi
  • Atalardan aktarılanları
  • Genetikten gelen inançları
  • Kolektif inançları
  • Geçmiş inançları
  • Yaşamımızdaki kısır döngülerden kurtulmayı
  • Acıları ve korkulardan kurtulmayı
  • Ve daha birçok çalışma konularını şifalandırabiliriz.

Duygusal olarak bize hizmet etmeyen duyguları bilinç altından temizlenip yerine pozitif olumlamalar yüklenir. Seans sonuna kadar olumsuz kayıtların ruhsal, fiziksel ve duygusal olarak pozitife dönüştürülmesi gözlemlenir ve “an” da şifa gerçekleşmiş olur. DNA aktivasyonu sağlanır. Çakra blokajlarının açılması, enerji alanlarının temizlenmesi de theta healing ile mümkündür.

THETA HALİ

  • Theta, bilinç durumunda iken her şeyi yaratmak ve değiştirmek mümkündür.
  • Theta, rüya durumunun ilk aşamasıdır.
  • Theta, bilinç altı olarak düşünülebilir.
  • Theta, tutum, inanç ve davranışları yönetir.
  • Theta, hatıraları ve duyguları tutar.

THETA ŞİFA ÖRNEKLERİ

Çocukluğumuzdan bu yana ailemizden, çevremizden duyduğumuz, atalarımızdan bize aktarılan birtakım kodlamalar olabilir.

  • Para insanın elinin kiridir
  • Para insanı yoldan çıkarır
  • Allaha yakın olmak için acı çekmeliyim
  • Para her kötülüğün kaynağıdır
  • Kızlar analarının kaderini yaşar, gibi bize ait olmayan bir sürü olumsuz inançlar yaşamış olabiliriz. Bu inançlar bizim kötü şeyler yaşamamıza sebep olabilir. Elimizde para tutamamaya, para yettirememeye, hep acı çekilmesine, kızların da anneleri gibi bir hayatlarının olması gibi… Theta healing ile bu inançları temizleyip yerine para ve diğer konularla ilgili bolluk bereketi yükleyebiliriz.
  •  Hayatında sürekli olumsuzluklar ve kötü şeyler yaşamış birinin geçirdiği hastalıklara (kanser ve diğer birçok hastalık gibi) tutunarak daha önce görmediği ilgi alakayı üzerine çekmek için iyileşmek istememesi…
  • Çocuklukta evinizde kavga ve şiddet vardıysa bilinç altında evlilik-aile huzursuzluktur, şiddette tanıdık olunduğu için hayatında çoğunlukla bu durumu hatırlatan insanların olması gibi kodlamalar bilinç altına yerleşmiş olabilir.

Bilinç altında olan düşünce kalıpları ve inançlar negatiflikler kaldığı sürece kişinin hayatını istediği gibi düzenleme, şekil verme ihtimali yoktur. Yaradan hepimize sonsuz bir kaynak vermişken yaşadıklarımızı kadere bağlamak konfor alanında kalmak için bir sebeptir. İnsanoğlu başka türlüsünü bilmediği için olduğu gibi yaşamaya devam eder. Değişime direnç gösterir.

Carl Jung der ki; “Bilinçaltı düşünceleriniz, bilince çıkmadıkça bütün hayatınızı yönlendirir ve siz buna kader dersiniz.”

THETA HEALING EĞİTİMLERİMİZ

  • Thetahealing Basic (Temel) Dna
  • Thetahealig Advance (İleri) Dna
  • Dig Deeper (Derin Kazma)
  • Bolluk ve Bereket
  • Sen ve Yaratıcı
  • Sen ve Dünya
  • Sezgisel Anatomi
Tanıtımsss (31)

Theta Healing ile Edindiğim Deneyimler

Sevgili okurlarım, sizlere Thetahealing deneyimleri hakkında bilgi vermek istedim. Bunu öğrenmeden evvel “Thetahealing nedir?” yazımı okumanızı ve bu konuyla ilgili bilgi edinmenizi öneririm.

Theta şifasıyla tanıştıktan sonra hem kendimde hem de danışanlarım ve öğrencilerimde birçok şeyin şifalanmasını gözlemledim ve hissettiğim, düşündüğüm tek şey “İYİ Kİ” idi. Bütün bu hikayelerin hepsinde ilginç olanı bilinçaltımız yaşadığımız her şeyi aslında bizi korumak için yapıyor yani doğru-yanlış ayırt edemiyor. Bilinçaltımız yaşanılan olaylara göre kendi yarattığı kodlamalarla hayatımıza yön veriyor. Örneğin;

  • Çocukluğunuz anne-baba kavgasıyla geçti ise, huzursuzluk ve gürültü hiç eksik olmadıysa bilinçaltınız bunu evlilik = huzursuzluk, mutsuzluk, kısıtlanma gibi kodlamış olabilir. Bu sebepten bilinçaltı sizi korumaya alır ve evlilikten uzak durmanızı sağlayacak düşünceler ve durumlar yaratır ya da tam tersi sürekli kendi aile örneğindeki gibi eş tanımını baba figürünü kodlar ve babanız gibi insanlar hep etrafınızda olur.

  Aldatılmış ve/veya boşanmış bir eşin kanser olmasının tek sebebi üzüntü, keder, kızgınlık, kırgınlık değil aynı zamanda bilinçaltının, aldatan ya da boşanan eşi cezalandırmak veya elde tutma düşüncesi ve duygusuyla yarattığı bir kodlamadır.

  • Çocukluğunuzda dayağa ve şiddete maruz kaldıysanız bunun sonucu da sadece öfke, kızgınlık ve korku olmayabilir. Bilinçaltı bu durumu ve duyguyu kendinizi korumak için veya başkalarına gördüğünüz şiddeti uygulayabilmek için güç gerektiren ya da savunma geliştiren sporlar yapmanızı kodlar, hatta bazen bu gibi uğraşlar işinize bile dönüşebilir.
  • Bir diğer örnekte para ile ilgili olanı; çocukken aile içinde “İki yakamız bir araya gelmiyor.”, “Bir türlü para yetmiyor.” cümlelerini duyduysanız bilinçaltındaki kodlama çok olsa bile paranın hiçbir türlü yetmeyeceği ve parayı elinizde tutamayacağınızdır.

Sonuç olarak;

Thetahealing deneyimleri hakkında daha birçok örnek verilebilir. Yazının başında bahsettiğimiz gibi bilinçaltında doğru-yanlış kavramı olmadığı için tamamen bizleri korumak amaçlı gerçekleştirdiği kodlamalardır. Önemli olan siz her şeyin en iyisini hak ediyorsunuz, yeter ki kendinizle yüzleşmeye ve içe dönüp bilinçaltınızdaki gerçeklikleri keşfetmeye cesaretiniz ve inancınız olsun. Evet konfor alanının dışına çıkmak kolay olmayabilir ancak bu mümkündür. İnsanoğlunu bilinmeyen her şey endişelendirir, korkutur. Hayatın kendisi de bir bilinmez değil midir? Sadece ihtiyacınız olan şey cesaret ve inançtır.

İnanın sonuç muhteşem oluyor.

Bunu deneyimlemek için bize ulaşabilirsiniz.

Tanıtımsss (34)

Yaşam Koçluğu Nedir?

Yaşam koçluğu sizinle beraber yapılan bir yol arkadaşlığıdır. Bazen kendi yaşamınıza dair yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunda, işin içinden çıkamadığınız zaman, daha iyisini yapmak istediğinizde aklınıza, “Acaba bunun başka bir yolu var mı?” sorusu gelir ve ne yapacağınızı bilemezsiniz.

Kendiniz ile ilgili konularda; kariyer, iş, özel hayat, ilişkiler ve daha bir çok konuda daha iyi olmak için yardıma ihtiyacınız olur. Yaşam koçu, daha iyi ve daha mutlu bir hayat sürmenize yardımcı olacak kişidir.

Kişiye doğru ve güçlü sorular sorarak kendilerini keşfetmelerini ve iç potansiyellerinin ortaya çıkmasını sağlar, farkındalık yaratarak hedefler belirlemesine yardımcı olur. Farklı bir bakış açısı kazandırır. Bireyin, kendinde gelişmesini istediği konunun bireyin mutlu olacağı şekle gelmesini sağlar.

Bazen kimsenin sizi anlamadığını, dinlemediğini, yargıladığını düşünürsünüz. Yaşam koçu sizin yalnızlığınızı ve/veya çaresizliğinizi gidermenize yardımcı olacak bir yol arkadaşlığıdır. Sizi yargılamadan dinler, anlar ve yol gösterir. Hayata hiç bakmadığınız gözle bakmanıza, kendinizi bulmanıza yardımcı olur.

Bilirsiniz ki sizi dinleyen ve size inanan sizin için bir şeyler yapan biri vardır.

Tanıtımsss (35)

Sihirli Sözcükler (Kelimeler)

Gerçekten de hayatımızda kullandığımız kelimelerin, sözcüklerin ve tabii ki cümlelerin sihirleri var. Nasıl mı?

Şöyle, aklımız yettiği zamandan itibaren kullandığımız bütün sözcükleri (kelimeleri) ve cümleleri daha özenli kullanarak sihrin oluşmasını sağlayabiliriz. Konuşmayı bize bakıp büyütenlerden yani annemizden, babamızdan, aile büyüklerimizden veya bakıcımızdan öğreniyoruz. Belirli bir yaşa gelene kadar bu öğrendiklerimizi kullanıyoruz. Öğrendiğimiz sözcükler pozitifse çok güzel, eğer değilse farkına varana kadar olumsuzlukları sürdürebiliyoruz.

Örneğin, çoğumuz duymuşuzdur, çocukken bize “Dikkat et düşme.” derlerdi ve biz düşerdik. “Dikkat et kırma derlerdi” ve o her neyse düşer kırılırdı. Diyeceksiniz ki bunda ne var? Haklısınız kulağa aslında normal geliyor ancak değil, çünkü beynimiz özellikle de “ -me/-ma, -meli/-malı ” gibi kelimeleri anlamıyor. Cümleden bu kelimeleri çıkarınca da “Dikkat et düş, dikkat et kır.” algılıyor aaa tabii bir de ‘dikkat et’ gibi bir uyarı tehdidi var. “-me/-ma” gelen kelimeler emir kipine dönüyor, “meli-malı” kullanıldığında da; “yapmalıyım, gitmeliyim”  dendiğindeyse ötelemeyi, ertelemeyi sağlıyor.

Bir düşünün böyle kelimeler kullandığınızda ne olduğunu? Hemen ilk akla gelen örneği söyleyeyim: “Ben rejim yapmalıyım.” deriz bir türlü başlayamayız, değil mi? Çünkü erteliyoruz. Bu arada bu kelime yerine neler olabileceğini, hangi kelimeleri kullanabileceğimizi deneyerek ve uygulayarak bulacağımızı düşünüyorum. Daha kararlı cümleler bizi yapmak istediklerimize ulaştırır.

Farklı bir örnek de “Ah ben ne şansızım, ne bahtsızım!” gibi cümleler duyarak büyüdüysek bir süre sonra buna zihnimiz alışacak ve size bunları yaşayacağınız olaylar gösterecek ve böyle de büyüyeceğiz, bir zaman sonra buna biz de inanırız. Sadece inanmakla kalmıyoruz, bir bakmışız ki gerçekten şanssız ve bahtsız biri oluvermişiz. “Ben ne şanslıyım!” der ve buna inanırsak şanslı oluruz. Biri olumsuzken diğeri olumludur. Sihir de burada işte, olumlu sözcükleri kullanarak hayatı istediğimiz gibi yaşayabilmek ve/veya istediğiniz şeyleri çekmek mümkündür.

Verecek o kadar çok örnek var ki! Mesela araba alırsınız: “ Kazasız, belasız kullan.” derler, değil mi? Halbuki “Sağlıkla, güle güle kullan.” da diyebiliriz. “Allah ayırmasın.” denir; “Allah mutlu etsin. “ daha iyi değil mi?  “Allah kötü gün göstermesin.” yerine “Allah hep daha güzelini nasip etsin.” dense nasıl olur? “Allah kötü insanlarla karşılaştırmasın.” yerine “İyi insanlarla karşılaştırsın.” gibi daha bir sürü örnek verebiliriz.

Kelime ve cümlelerdeki sihri kullanmaya başladığınızda farkına varacaksınız, aslında zor gibi görünse de gerçekten basittir. Mesela eksik-fazla, çirkin-güzel, az-çok, kötü-iyi, artık-bundan sonra, zor-kolay gibi birçok negatif ve pozitif örnek verebiliriz.

Bir cümle kullanırken negatif kelimeler yerine pozitif kelimeler kullanırsak daha etkili daha pozitif ve daha iyi hissedip, iyi hissettirebiliriz. Yapılan bir şeye “bu kötü olmuş demek yerine daha iyi olabilir” demek gibi…

“Seni seviyorum ama…sebepten dolayı kızıyorum.” dediğinizde “ama” kullandıktan sonra söylediğiniz sözler hiçbir şey ifade etmez, çünkü şart var. Bunun yerine “Seni seviyorum bununla birlikte…kısmına kızıyorum.” dediğiniz de gerçekten onu sevdiğinizi ancak bir takım hareketlerine, huylarına, alışkanlıklarına sadece tepki gösterdiğinizi belirtirsiniz.

Haklısınız; o cümlelerin de altında iyi niyet var, bununla birlikte bilinçaltımıza (bilinçdışı) bir süre sonra olumsuz cümleler kodlanıyor ve dilimizde yer ediyor. Ne çok şey var! Önemli olan bir yerden başlamaktır.

Hatırlayın, tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır. Ne dediğinizden çok nasıl söylediğiniz önemlidir. Kelimeleriniz, mimikleriniz, ifadeleriniz bazen kelimelerin önüne geçebiliyor.

Ben işin bu kısmını size bırakıyorum. Eminim siz en uygun ve en kolay şekilde gereken sihirli kelimeleri ve sözcükleri bulursunuz. En güzel yanı da bu sihirli kelimeleri kullandığınızda bunun hemen başkaları tarafından fark edilir olması ve işe yaramasıdır.

Kim hayatının sihirli anahtarını bulmak istemez ki?

Hayatınızdaki değişim ve gelişmeleri benimle paylaşmak isterseniz lütfen iletişim bilgilerini kullanın, mutlu olurum.

Sevgilerimle, çok kıymetlisiniz.

Tanıtımsss (38)

Sevgi İyileştirir

Herkese merhaba, sevgi iyileştirir dediğimiz anda bu kelimelerin yazılışı ve okunuşu bile insanı tebessüm ettiriyor değil mi?

Sevgi nedir? Sevgi, insanı bir kimseye ya da bir şeye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten içsel bir duygudur.

Sevgi öğrenilir yani öğrenilebilir. Sevgi gösterilir, gösterilebilir. Doğduğumuzdan beri aile içinde gördüklerimizle ve duyduklarımızla büyürüz. Belirli bir yaşa gelene kadar gördüğümüz duyduğumuz her şeyi izleriz ve aynalarız.

Çocukken bize annemiz ve babamız sarılmadıysa,” Seni seviyorum.” demediyse, sevdiğini gösteren bir bakışla bakmadıysa bunu anlamayabilir ve bilmeyebiliriz. Sevgi öğrenilir dediğim şey bu; kişinin sevgiyi biliyor, sevgiyi görmüş, sevgiyi hissetmiş, tanık olmuş ve hatta sevgi sözcüklerini duymuş olması gerekir.

Kim bilir, kaçımız bütün bunları yaşamışızdır? Bunu bilmiyorum ancak sevgiyi tatmış olmayı herkesin isteyeceğini biliyorum.

Karşımızdaki böyle bir ortamda büyümemişse bu onun istediği bir şey değildir. Görmemiştir, duymamıştır, bilmiyordur. Ancak böyle olmaya devam etmek onun elindedir.

Öğrenilir dedim ya, sevgi gerçekten öğrenilebilir. Hayatımız boyunca karşılaştığımız birçok kişiden sevgiyle ilgili bir şeyler öğreniyoruz, deneyimliyoruz. Tanıdık gelen yabancı gelen birçok şeyi gözlemliyoruz. Sizi sevmelerine ve bunu göstermelerine izin verin. Haklısınız; sevgi, tanımını bilmediğiniz bir duygu, bir kelime olabilir. Sizin bildiğiniz konforun dışında değişik gelebilir.

Korkmayın, sadece şunu düşünün, sevgi ile büyüseydiniz nasıl biri olurdunuz?

Bunun cevabını düşündüğünüzü görür gibiyim. Sevgi dilinizi bulun. Evet doğru okudunuz, sevginin de dili vardır. Örneğin, kimi insanlar işitseldir; sevildiğini, sevgi sözcüklerini duymak ister. Kimileri görseldir, sevildiğinin gösterilmesini ister. Bir bakışla, bir gülüşle, belki bir hediye ile… Kimisi ise dokunsaldır; sevildiğini dokunarak, sarılarak hissettirilmesini ister. Belki de hepsi…

Sevmek, sevilmek her şeye bakışınızı değiştirir. Sizi iyi hissettirir. Belki de sevmeye kendimizden başlamalıyız. Başkalarını sevebilmek için önce kendimizi sevmek, bunu hiç düşündünüz mü? Ben beni seviyor muyum? İnsan kendini sever mi? Hem de çok güzel sever. Bu öğretilmiyor değil mi? Haklısınız!

Peki, size sevgi nasıl gösterilsin istersiniz ve/veya siz sevginizi nasıl göstermek istersiniz?

Önce kendinizi sevin. Çünkü sevgi iyileştirir.

Tanıtımsss (30)

Mutlu Olmak

Mutlu olmak için neye, nelere ihtiyacımız var, hiç bunu kendinize sordunuz mu?

Mutlu olmak için 3 dileğiniz olsa bunlar neler olurdu?

Kimi insanlar kendi kendilerine mutlu olmayı başarabilirken kimi insanların birilerine ve/veya bir şeylere ihtiyacı vardır.

Mutlu olunacak şeyler hayat hikayeleriyle de ilgilidir. Neler yaşandı, neler yaşanamadı, neler yaşanmak istenirdi, neler yaşattılar gibi. Çünkü birileri çok basit ve kolay şeylerle mutlu olurken, kimileri daha zor ve daha az şeylerle mutlu olur. Özellikle yaşanılan bebeklik, çocukluk ve gençlik dönemi buna çok etkendir.

Sürekli kavga olan bir evde büyündüyse, istenmeyen bir gebelik çocuğu olma durumu varsa, mutlu evlilik ortamında geçen bir çocukluk ise, anne babası ayrı bir çocukluk dönemi olduysa, kalabalık ailede büyüyen ya da yalnız büyüyen bir çocukluksa, çok istenerek planlanarak olunan bir çocukluksa bunların hepsi ne ile ve nasıl mutlu olunmasını etkiler. Mutlu olmak gördüğümüz veya görmediğimiz şeylerle ilgilidir.

Peki, mutlu olmanın tanımı nedir?

Sanırım herkese göre tanımı değişir. Kimine göre maddi, kimine göre manevi doyum kimine göre hepsi…

Mutlu olmak için ihtiyacınız olan en önemli şey SİZSİNİZ.

Varlığınız, sağlığınız, hayatta olma sebebiniz, dünyaya gelme amacınız, o kadar yumurta ve sperm arasından neden siz de bir başkası değil…

Hepimizin dünyaya geliş sebebimiz yani bir misyonumuz var. Bunu şimdiye kadar düşündünüz mü bilmem. Mutlu olmak için de birçok sebebimiz var. Çok şükür…

Düşünsenize milyonlarca sperm ve yumurta arasından bizi oluşturanlar bir araya geliyor. Bu mucize değil de nedir?

Kimileri nefes alıyorum diye mutlu olurken kimileri çok paraya ve istediği her şeye sahip olsa bile mutlu olmuyor. Her birimizin hayattan beklentileri, mutlu olma sebepleri çok farklıdır. Biz insanoğlu kötü olanları düşünüp mutsuz olmayı daha kolay yapıyoruz. Mutlu olmak için onca sebep varken…  Ne olursa olsun hayatı keyifli hale getirmek için yarın olmayacakmış gibi yaşanılan her anın tadını çıkarmak (anı yaşamak), iyi ki diyebilecek şeyleri çoğaltmak…

Çok acı çekildiyse mutluluğun tanımı bilinmeyebilir. Mutluluğun farkında olunmayabilir.

Her şeyin yolunda olması, kendini iyi hissetmek, sevmek, sevildiğini bilmek, bazen sevdiklerinin mutlu olması, bazen bir bakış insanın mutlu olmasına yeter. Mutluluğun tanımı herkese göre değişir. Mesela şimdi en mutlu olduğunuz anı düşünün desem ilk aklınıza gelen şey nedir? Ne zamandı? Hatırlar mısınız?

Mutlu olmanın, mutlu yaşamanın, yaşanılan her anda mutlu olmak için bir pay çıkarmanın hissini bilmek ister misiniz?

HAYAT BİR GÜNDÜR, O DA BUGÜNDÜR.

Tanıtımsss (33)

Koşulsuz Sevmek (Çıkarsız-Şartsız)

Koşulsuz sevmek mümkün mü? Bence mümkün, peki ya sizce?

Birini olduğu gibi sevmek, kabullenmek koşulsuz sevmektir. Kulağa biraz ilginç geliyor olabilir. Sebebine gelince, küçüklüğümüzden beri doğru ve iyi şeyler yapınca sevildiğimiz, takdir görüp onaylandığımızdan ancak iyi şeyler yaparsam sevilirim algısı oluşuyor.

Yanlış ve kötü şeyler yaptığımızda da ya kızılır, ceza verilir ya da sevilmediğimizi hissettirecek sözcükler duyardık. Bütün bunlara tanıklık yapınca sevmeyi ve sevilmeyi şartlı (koşullu) öğrenip deneyimliyoruz. Halbuki çocukluğumuzdan beri doğrular, iyiler gibi yanlışlar (hata) ve kötü şeyler yapmaya da hakkımız olsa, illa da her şey mükemmel olmasa ne güzel olurdu, değil mi?

Böyle olunca da koşulsuz sevme ve koşulsuz sevilme ihtimalimiz olmuyor.

Sonuç, “ Bak böyle yapma yoksa… “ ya veya “ Bunu yaparsan seni … “ ye geliyor. Mutlaka seviyorlardır, sevmiyorlar demiyorum. Ancak bu şekilde öğreniyoruz.

Çocukken hatırlar mısınız bilmem, benim hatırladığım birkaç şey var:

Örneğin; “Allah baba kızar, polis amca gelir şimdi, doktora götürürüm iğne yapar… “ gibi bir sürü şeylerle ikna edilmeye çalışıldık, sonra da kimisinin Allah’a (yaratana) karşı korkusu, hayatta istediklerimiz olursa Allah’a şükrederiz, olmayınca da hatırlamamak gibi…

Kimisinin de polise ve doktora karşı korkuları yani ön yargıları oluştu. Bizleri koşulsuz seven yaradandır. Yarattığı herkesi, her şeyi koşulsuz (şartsız-çıkarsız) sever. Çünkü o yaratmıştır.
Bizlerse kendi anne-babamızı, kardeşimizi, evladımızı, hayat arkadaşımızı ve çevremizdekileri seviyoruz sevmesine de şu “ama” olmasa ne güzel olur.

Sevdiğimizi söyleyip arkasına da gelecek cümleyi ama ile beraber sıralıyoruz. Birini bir şeyi değiştirmeye çalışmadan, olduğu gibi, herhangi bir şey beklemeden tertemiz şekilde “Seni seviyorum. “ , “Onu seviyorum. “ demenin hissini bilmek ister miydiniz? Peki, böyle sevilmenin hissini bilmek ister misiniz?

Koşulsuz sevmek ve sevilmek mümkün!

Tanıtımsss (26)

Kendim İçin Ne Yapabilirim?

Ne güzel bir o kadar da ilginç bir soru değil mi sevgili okurum?

Kendim için ne yapabilirim? Böyle bir soru kaç kişinin aklına gelir dersiniz? Kendime böyle bir soru sormak daha önce hiç aklıma gelmemişti. Ta ki 30’lu yaşlara gelinceye kadar, nasıl sorulur ve cevabı ne olur ya da bir cevabı var mıdır, hiç aklıma gelmemişti. Oysa “Senin için ne yapabilirim?” sorusunu biliriz, sorarız da… hatta kim için sorduysak bu soruyu onun için elimizden geleni yaparız. Buraya kadar güzel çünkü birileri için yapabileceğin, gücünün yettiği, elinden gelen şeyleri yapmak insanı mutlu ediyor, iyi hissettiriyor. Karşındakini mutlu etmek onu mutlu görmek güzeldir.

Peki ya kendin?

Ne zor bir soru değil mi?

Ya senin isteklerin ya senin mutluluğun? Bunun cevabı var mı?

Böyle gelmiş böyle gidecek mi? Yoksa cesaretini toplayıp aynanın karşısına geçip o muhteşem soruyu soracak mısın?

Kendim için ne yapabilirim? Ben ne istiyorum? Beni ne mutlu eder? Nasıl mutlu olunur, biliyor muyum? Mutlu olursam ne olur gibi birçok sorularla ve cevaplarıyla kendinize yardımcı olabilirsiniz. Bunu tek başınıza yapamıyorsanız ya da sonuçlar daha etkili olsun istiyorsanız size yardımcı olabilecek gerçekten kendinizi yanında rahat ve güvende hissedeceğiniz profesyonel birinden destek alabilirsiniz. Kendi adıma istediğiniz konuda size yardımcı olmaktan mutlu olurum.

Bu soruları sorunca ne olacak? diye merak ve endişe edebilirsiniz. Bu çok normal bir durumdur merak etmeyin, endişelenmeyin. Bununla birlikte şunu söyleyebilirim ki; sonuçları gördükten sonra iyi ki bu soruyu kendime sormuşum, iyi ki kendimi tanımışım, iyi ki kendim için bir şeyler yapmışım diyorsunuz. Bir başkasını mutlu etmekten daha heyecanlı, daha ilginç ve daha mucizevi bir şey olduğunu göreceksiniz bunu iddia ediyorum.

Bu soruyla birlikte kendinizle ilgili çok şeyler görecek, tanık olacak, yaşayacaksınız, bazen geri adımlar atıp, acaba deyip, hatta bazen pes etmenin eşine gelip vazgeçmek isteyeceksiniz, hatta belki de vazgeçeceksiniz.

Hayat da böyle değil mi?

Bir insanın yaşantısında bunlar yaşanabilir çok normaldir. Kimi zaman bazı şeyler bizi korkutabilir, ürkütebilir, merak edebiliriz, nasıl yapılacağını bilmeyebiliriz. Güzel olan yanıysa denemiş olmaktır daha sonra keşke dememek için, biliyorsunuz keşke demekten vazgeçemiyoruz. Çoğumuz için “Ben kimim?” sorusuyla beraber o ilk adımı atmak, yola çıkmak doğru kişiyle doğru zamanda olduğunda güzel iken; bazıları içinse henüz doğru zaman gelmemiş ve henüz hazır olunmamış olabilir.

Hepimiz birine iyilik yapmayı, el uzatmayı, ihtiyacı olduğunda yanında olmayı, bildiğimiz kadarıyla sevmeyi ve önemsemeyi biliriz. Peki ya, bu kendimiz olunca gerçekten öyle miyiz?

Cevap aslında çok basit HAYIR değiliz.

Kendimizle ilgilenmeyi, kendimizi sevip önemsemeyi değil hep başkalarına yapılmasını öğrendiğimiz için ve başkalarından da kendimiz için beklediğimizdendir ki maalesef kendi kendimize iyilik yapmayız. Onun için de hep kendimizi ihmal ederiz. Sonra birike birike bir yerden sonra patlama noktasına geliyor ki, bu herkeste farklı yaşlarda, farklı sebeplerle ve farklı rahatsızlıklarla (depresyon, panik atak gibi ve daha başka birçok hastalık) ortaya çıkıyor. İnsan kendini kaybedebiliyor. Halbuki biraz kendimizi tanımaya fırsat versek, biraz kendimizle ilgilensek, sevsek, önemsesek iş belki de bu kadar zor olmayacak.

Hayatı şöyle düşünebilirsiniz. Bazen bir lavaboya su akarken suyun gitmediğini görürsünüz. Görünürde bir şey varsa alırsınız ve su gider, ya görünürde bir şey yoksa ama hala lavabo tıkalıysa, sorun daha derindeyse? İşte o zaman lavabo açacak başka bir çözüme ihtiyaç vardır. Lavabo açıcı gibi tıkanıklığı açacak, suyun rahat gitmesini sağlayacak, engeli kaldıracak, suyun gitmesine engel olan kalıntılardan kurtulmak için sorunu çözecek başka bir çözüme ihtiyaç duyarız. O da olmuyorsa iş artık bu işin ustasını çağırmaya kadar gelmiş demektir. Sorunu her zaman biz çözemeyebiliriz. Bu garip bir durum değildir. Gerektiğinde yardım istemek, “Bu nasıl yapılıyor, ben bunu nasıl yaparım?” demeyi bilmek, hatta gerektiğinde bilmiyorum demek inanılmaz rahatlıktır. Neden mi? Herkes her şeyi bilmek, yapmak zorunda değildir ve bence bunu söyleyebilmek gerçek bir özgürlüktür. İnsanın üstündeki yükü hafifletir.

Hayatınızı ötelemeyin, sahip çıkın.

Herkesin farklı farklı hikayeleri var. İnanın birinin derdi diğerinden büyük ya da küçük, daha önemli ya da daha önemsiz değildir. Bir sorun varsa mutlaka bir çözüm de vardır. Yeter ki siz çözmek isteyin. Buna karar verdiğinizde gerçekten sizi can kulağıyla, yargılamadan, bütün kalbiyle ve samimiyetiyle dinleyecek biriyle yol almanız, istenilen çözüme ulaşmanızı sağlayacaktır.

Kendi kendinizi keşfetmenin, ÖNCE CAN SONRA CANAN diyebilmemin ne kadar önemli ve gerekli olduğuna şahit olacaksınız. Kendinizle ilgili keşfetmek istediğiniz konularla ilgili bana ulaşmak isterseniz, sizinle tanışmak, nasıl ve neler yapılabileceğini, sizinle paylaşmaktan mutluluk ve heyecan duyarım. Hiçbir şey için geç değildir. O gün belki de bugündür…

Sevgilerimle…